‘MAL VARLIĞINDAKİ ARTIŞI İZAH EDEMEDİĞİ İÇİN’ CEZA ALDI, REKTÖRÜN YILDIZI OLDU!. BAZI AKP’LİLERİN MTÜ’YE ANİDEN ARTAN ‘KORUYUCU’ İLGİSİ.. Bu arada, son günlerde AKP’nin ilçe yöneticilerinin gruplar halinde rektör ve genel seketere yönelik yaptıkları ve destek görüntüsü verdikleri ziyaretlerin, rektörün AKP Malatya Milletvekili olan ablası Öznur Çalık’la ilgisine ilişkin iddialar konuşulmaya başlandı. Rektör Aysun Bay Karabulut’un 3 yıllık görev süresi içinde istifa eden ya da görevden alınan 3 genel sekreterden sonra 4. Genel sekreter olarak atadığı Ömer Akkuş’un, üniversiteye geçmeden önce çalıştığı kurumda ‘kademe ilerlemesinin durdurulması’ cezası aldığı, bu nedenle üst düzey görevlere yönetici olarak atanmasının yasal olarak mümkün olmadığı, yasal engele rağmen Aysun Bay Karabulut tarafından genel sekreterlik gibi üniversitenin üst düzey görevine getirilmesinin, ‘yasa dışı’ olduğu belirtiliyor. MTÜ rektörü Aysun Bay Karabulut ve hiçbir yetkisi olmadığı halde rektör karısıyla birlikte üniversiteyi yöneten Ercan Karabulut’un, üniversiteye alıp Daire Başkanı, sonra da genel sekreter yaptığı Ömer Akkuş’un, hukuksuz ve ahlak dışı iş ve işlemlerinden ortaya çıkan biri, “Vicdansızlığın, ahlaksızlığın bu kadarı da olmaz” dedirtti.
Ekim Gar Katliamı: Türkiye tarihinin en kanlı katliamının 16 faili hala firarda
Oradaki yarın ucunda hırpani kılıklı bir adam. Bana çekingen bakışlar atıyor, sonra gözlerini yere çeviriyordu. Yaşamak zorunda olduğum bu gurbet, bu sıla hasreti olmasa tam hayalimdeki gibi bir yer diyeceğim. Güneybatısını zirvesi çok zaman karla kaplı, yerli halkın Akdağ dediği Şaphane dağı kapatıyor. Doğuda bir yükselti şeridi; envai türlü çamla kaplı. Batıda tepecikler sökün eden; kimi boz, kimi sapsarı, kahverengi.
- “ ‘Ol mahiler ki derya içredürler deryayı bilmezler’ mısrası insana hayat içinde öylesine berrak görünüyor ki.
- Doğuda bir yükselti şeridi; envai türlü çamla kaplı.
- Rektör Aysun Bay Karabulut’un 3 yıllık görev süresi içinde istifa eden ya da görevden alınan 3 genel sekreterden sonra 4.
Ekim Gar Katliamı: Türkiye tarihinin en kanlı katliamının 16 faili hala firarda
Hep ağaç, hep tepe ve bir de kavak, biteviye kavak. Gedize kadar ağırlıkla manzarayı onlar çiziyor. Gediz-Uşak- Simav yol kavşağında şirin ve gelişmiş bir köy var; Abide.
DEM Partili Kordu: Bu sempozyum Türkleştirme ve Sünnileştirme sempozyumudur
Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor.
DEM Partili Kordu: Bu sempozyum Türkleştirme ve Sünnileştirme sempozyumudur
Akkuş, bunun karşılığında da, gazete sahibinin bir yakınına MTÜ’de akademik kadro verileceğini söyledi. Ancak, gazete yöneticisi, Akkuş’un aracı olduğu bu talebi reddetti ve Karaduman’ın eşi Sümeyye Karaduman’ın gazetede çalışmaya devam edeceğini bildirdi. Bu arada, MTÜ’deki yasa dışı iş ve işlemler ile mal varlıkları hakkındaki iddialar sonrasında zor günler geçiren Rektör Aysun Bay Karabulut ve Genel sekreter Ömer Akkuş’a destek olmak üzere AKP Yeşilyurt İlçe Başkanı Muhammed Yalçınkaya ve AKP Battalgazi İlçe Başkanı Basri Kahve’nin MTÜ’ye ard arda ziyarette bulunduğu gözlendi. Gazeteci Karaduman ve haberi yayınlayan yayın organları, Rektör Karabulut ve Akkuş yanlıları tarafından direkt ve en direkt olarak taciz ve ‘üstü kapalı’ tehditlere muhatap olmaya başlarken, rektör ve kocasının da çok rahatsız olduğu Gazeteci Burhan Karaduman bir süre sonra saldırıya uğrayarak dövüldü. Gazeteci Karaduman, poliste verdiği ifadede saldırının azmettirecileri arasında olduğu iddiasıyla Rektörün kocası Ercan Karabulut’un adını da vermişti.
‘Sicili Bozuk’tan Ahlak Dışı Teklif!
Edindiği mal varlığı ile kazancı arasında dengesizlik olan, mal varlığı beyanında bulunmayan ve mal varlığındaki artışın sebebini izah edemeyen Ömer Akkuş’a, Süleyman Kamçı’nın Malatya Valiliği döneminde Malatya Valiliği İl İdare Kurulu tarafından, 13 Mart 2016 tarihinde kademe ilerleme cezası verildi. Rektör, kocası ve bu ikilinin işbaşına getirdikleri ‘bozuk sicilli’ genel sekreter, üniversite içerisinde personel üzerinde sık sık uyguladıkları, birçok personel üzerinde ‘işten çıkarma’ tehdidiyle baskı oluşturdukları bu yöntemlerini uygulatmak istedikleri gazete yöneticisinin cevabıyla bu sonuç alamadılar ve bir gün sonra Burhan Karaduman’a yönelik saldırı gerçekleşti. Üniversite rektörü ve kocasının, kendileri gibi olmayan ya da kendilerine uyum sağlamayan üniversite personeline yönelik baskı, taciz ve yasal olmayan bazı usullerle yıldırılması, mobbinge uğratılması işlemlerinde ‘baş eleman’ olarak kullanmaya başladığı Genel Sekreter Akkuş, üstlendiği bu misyonu halen tüm hızıyla devam ettiriyor. Bu arada, MTÜ’ye geçmeden önceki görevinde, ‘Mal varlığının kaynağını izah edememesi’ nedeniyle ‘kademe ilerlemesinin durdurulması’ cezası alan Aysun Bay Karabulut’un Genel Sekreteri Ömer Akkuş’un, üniversiteye geçtikten sonra da mal varlığında izah edilemeyecek yeni gelişmelerin de olduğu ileri sürülüyor.
Kadınlara sorduk: Kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Yüreğimde esen hüznü bunlara bağlamayı yaratılışıma daha uygun buldum sanırım. Bu belkide zorlama bir rabıta değil de hakikattır, ne bileyim. Çok fazla “tecessüs”ü, didiklemeyi seven insanlar.
- “Ehl-i imanın âlicenaplığından bir tek hasenat hatırına dehşetli tahribat yapan canileri afvetme…” şeklindeki höşgörüyden doğan gaflet, döneklik, basiretsizlik tehlikesini bertaraf edecek yeni nesiller, “Nesl-i Cedid”ler yetiştirmek mecburiyetindeyiz.
- 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.
- Bunun, memleket hasretinden olmasını içimde bilemediğim bir his kabul etmek istemiyor; belki de bir kibir türü bu.
- Gazeteci Karaduman, poliste verdiği ifadede saldırının azmettirecileri arasında olduğu iddiasıyla Rektörün kocası Ercan Karabulut’un adını da vermişti.
- Şunu itirafta bir beis görmüyorum artık; bu satırlarla diğer “edebimsi” çalışmalarımı da bahsetmeyi gereksiz gördüğüm hayat silüetleri var iç dnyamda.
- Yavaş yavaş tanımaya başlıyorum onları galiba.
Kadınlara sorduk: Kendinizi güvende hissediyor musunuz?
Bununla birlikte, işin gerçeği, bu kararım oldukça derinlere ve çok eskilere dayanmıyor. Hakikat şu; bu kararım, on aydan beri memleketimde beklediğim öğretmenlik tayin emrimi posta yoluyla getiren telgarafla başladı. İl Milli Eğitim Müdür Vekili Hayreddin Bey’in imzasıyla “atama”mın, illerindeki Ş…… beldesine olduğu bildirilince yüksek eğitime başladığım ilk yıllarda tohum hâlindeki günlük yazma arzumu şıvgalandırıp sümbüllendirdi, ‘yeniden inşa’ etti galiba; ama ara ara ve fasılalarla. Bu diyalog sayesinde, Ömer Akkuş’un, yasa ve yönetmeliklere uygun olmayan iş ve işlemleri rahatça yapabilme potansiyeli nedeniyle rektörün ve kocasının vazgeçilmez elemanı haline geldi. BİYOGRAFİ1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu.
Zeynel Kete: Sempozyumlarla Dersim’e yeni kimlik inşası
Az ötede geniş yapraklı ağaçlar, benizleri atmış kış korkusundan. Daha sonra etraflıca anlatacağım Tahsin ve Müslim orada eğitimdeydiler. Dile kolay, ikincisi ile ortaokul ve lisede beraberdik.Asıl yazacaklarıma giriş yapmadan önce diyeyim. Büyük ihtimalle , temenni ediyorum ki, bu “fetret”in ardından yarın sabah ilk defa derse gireceğim. Korku ve telaşın kalbimi ikide bir yoklamadığımı desem yalan olur. Onca ibretli hadise ve hikâyeyi zihin bakımından, üstelik hatıra nevinden gördükten sonra, bundan geri yoğurdu bile üfleyerek yediğimi bir zaaf kabul etsem dahi maalesef yine de öyle yapacağım.
Risale-i Nur Külliyatı Topluma Mâl Edilebildi mi?
Demek ki oraya ayak basalı yedi gün olmuş. Haberlerimizi yakından takip etmek için E-posta abonesi olun. Kapımı çalan işte gene kar… Kar taneleri gergef dokurken yeryüzüne ben de bu satırları örüyorum günlüğüme. Bu sırada Hasan Bey’le beraber Resul Bey’lerden (Kirazlı) dönüyorduk. “ ‘Ol mahiler ki derya içredürler deryayı bilmezler’ mısrası insana hayat içinde öylesine berrak görünüyor ki. Kişiye en “yavan aş gibi” görünen dostu bile, elin yabanından daha sevimli, daha candan geliyor.
Zeynel Kete: Sempozyumlarla Dersim’e yeni kimlik inşası
Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Geçen akşam Resul Bey’den 12 Eylül öncesinin Şaphane’si hakkında bilgi aldım, ben de İstanbul’un hâlini… Burada da kaotik zemin varmış. Darbeden iki hafta önce bir sokak arasında yolu kesilmiş, çevreden olduğu için bir şey yapamamışlar. Bunu tespit etmeme rağmen, harika bir zümrüt zincir hâlinde süregelen hayatımız ve “zerrelerin hareket”iyle oluşmuş zamanın hikâyesi olan insanlık tarihi, hem maddi hem manevi olarak çağ açıp çağ kapayan, çağı -paçasından- yakalayan veya atlayan hadise ve sahneleri görüp nüfuz ettiğimi sanıyorum. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK)’nun duyarsızlığı ve denetimsizliği nedeniyle Malatya Turgut Özal Üniversitesi’ndeki bu tür ‘yasa dışı’ atamalarla somutlaşan yasa ve yönetmeliklere aykırı keyfi yönetimin sürdüğü ifade ediliyor.
- Zaten bu âlemden göçtükten sonra ardımda bırakacağım tek mal, arkadan gelenlerle yeni nesillere yararlanacağı bir kaç satır bırakmak olursa Allah’a sonsuz şükran duyacağım.
- Bu arada, MTÜ’ye geçmeden önceki görevinde, ‘Mal varlığının kaynağını izah edememesi’ nedeniyle ‘kademe ilerlemesinin durdurulması’ cezası alan Aysun Bay Karabulut’un Genel Sekreteri Ömer Akkuş’un, üniversiteye geçtikten sonra da mal varlığında izah edilemeyecek yeni gelişmelerin de olduğu ileri sürülüyor.
- “ ‘Ol mahiler ki derya içredürler deryayı bilmezler’ mısrası insana hayat içinde öylesine berrak görünüyor ki.
- BAZI AKP’LİLERİN MTÜ’YE ANİDEN ARTAN ‘KORUYUCU’ İLGİSİ..
- Hep ağaç, hep tepe ve bir de kavak, biteviye kavak.
- Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz.
- Bu sırada Hasan Bey’le beraber Resul Bey’lerden (Kirazlı) dönüyorduk.
Kasım ayında yaylalarından inen yörükler burada kışlarlarmış. Yazın ise Şaphane üzerinden , Şaphane dağının batısına düşen yaylalara “azmederler” imiş. Gazeteden ayrılmak zorunda kalmasaydım buradan tam bir röportaj çıkabilirdi; mekan röportajı elbet. Demek ki herkesin şapka çıkarmak zorunda kaldığı yahut kalacağı bir milli hafızaya sahibiz.
Türkiye’de Nurculuk
Şu kanaata vardım ki “İrfan Sohbetleri”nden ilham almamış insanlar “milli görünümlü” de olsa, cemiyete ve insana bir şey veremiyor, kazanduramıyor. Bu cevaptan kalbimin gizlenmiş esrarlı bir bucağının hoş hislerle kabardığını duydum. Yine de aceleci olmayan adepte zorluğum, meseleyi çözmeye yetmiyor demek ki. Daha önce Malatya Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB)’nda şube müdür vekilliği görevinde de bulunan Ömer Akkuş, burada hakkındaki bazı iddialar nedeniyle soruşturmaya uğradı.
Merkep,at ve öküz arabaları uzun uzun dallarla yüklü; çam dalları… Dedim ya demin, çalışkan insanlardır. “Daha biraz önce 20.30’daki haber bülteninden sonra Olayların İçindin’de Genelkurmay Başkanlığı devir teslim törenini seyrettim. Genelkurmay Başkanı Nureddin Ersin ile selefi Üruğ’un nutukları elbette ki mutad bir merasim konuşmasıydı. Akkuş, bunu yaparken, kendilerine ‘milliyetçi’ süsü veren, ancak esas işleri ‘iş takibi’ olan kişilerin de koruma ve desteklerine sığındı.
Ekim Gar Katliamı: Türkiye tarihinin en kanlı katliamının 16 faili hala firarda
Anladığım ve gördüğüm kadarıyla İstanbul’dan birileri için yine bir ‘pohpohlama’ işlemi başlatıldı gibi. “Rakipsizliğin Kolaycılığı Başkadır”ın yazarı -galiba- rakipsiz kalmaya mecbur edilecek… Ona pek yakın Yılmaz’a bile tahammül edilmediğine göre “kendileri”çalıp “kendileri” oynayacak konumlanmadır demektir. Rektör Aysun Bay Karabulut’un ablası AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık tarafından talimatlandırıldığı ve yönlendirildiği ileri sürülen AKP’li yöneticilerin MTÜ’ye yaptığı ziyaretlerin, MTÜ’deki yasa dışı iş ve işlemleri meşrulaştırma, sarsılan imajı düzeltme amaçlı olduğu belirtiliyor.
Zeynel Kete: Sempozyumlarla Dersim’e yeni kimlik inşası
Zihnimde çınlayan ikaz beni düşündürüyor yalnız. “Ehl-i imanın âlicenaplığından bir tek hasenat hatırına dehşetli tahribat yapan canileri afvetme…” şeklindeki höşgörüyden doğan gaflet, döneklik, basiretsizlik tehlikesini bertaraf edecek yeni nesiller, “Nesl-i Cedid”ler yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Adı geçen AKP ilçe başkanlarının da yaklaşan seçimlerde Öznur Çalık’ın desteğini kazanmak için, MTÜ’deki yasa dışı iş ve işlem iddialarının soruşturulmasını istemek yerine, iddiaların üzerinin örtülmesine hizmet etmeleri dikkat çekiyor. Sitemize üye olarak beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, kendi ürettiğiniz ya da internet üzerinde beğendiğiniz içerikleri sitemizin ziyaretçilerine içerik gönder seçeneği ile sunabilirsiniz. Web Sitemizde bulunan özel içeriklerin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden ve izinsiz kullanılmasının tespiti halinde Kastamonur.com hukuki yollara başvurma hakkını saklı tutar.
Zeminde otçuk ile yosunumsu arası bir yeşillik var; sanki “hıdırlık”…Sonra da cüce kalmış “sumak” tiyekleri… Yaprakları dökülmüş ama meyveleri -takır takır- setleşmiş halde durup ağacını açığa vurup tanıtıyorlar. “Müştebih ağaçları gösteren meyveleridir.” gerçeği hafızamdan baş veriyor. Sırası gelmişken, temas etmeden geçemeyeceğim.
Hem Batı felsefesine yandaş klikler, hem de Marksist sol özlediği despot rejimi alternatif olarak kabul ettirmek için her fiili işliyor. Tarih boyu tecrübe edilmiş ve şahane sosyal imkânlar kurmuş kendi tezimizi, neden “müdafaa” gibi anlayış ve kelimelerle antitez halinde sunuyoruz? İçimde belli belirsiz bir hüzün; biraz da bu seyirdi beni hüzne atan. Bunun, memleket hasretinden olmasını içimde bilemediğim bir his kabul etmek istemiyor; belki de bir kibir türü bu. Çocukluk günlerimi ve içindekileri, dost ve arkadaşlarımı hatırlamak olabilir mi? Derinden nefeslenip tekrar hareketlendim, bayır aşağı gidiyorum.
Üniversite yönetimi ve genel sekretere ‘tam destek’ veren, MHP’li Burhan Kılıç’ın ‘çok yakını’ olan 20 yaşındaki bir ismin, bu plaketli ziyaretten yaklaşık 1 ay sonra MTÜ’de işe alındığı ortaya çıktı. MTÜ’de basın görevlisi olarak çalışan Burhan Karaduman da, rektör ve kocasının baskıları ve yoğun mobingleri yüzünden görevi bırakmış, istifasını 17 Kasım 2020’de Noter aracılığıyla üniversite yönetimine bildirmişti. Söz konusu organizasyonda, hakkındaki iddialarla gündemde olan rektöre bir ödül verilirken, bazı kurum ve kuruluşların da, ödüllendirmenin bir hesap üzerine yapıldığı görüntüsünün gizlenmesi ve ‘ödül tartışması’ yaşanmaması için ‘gölgeleme’ ödülüne ‘layık’ görülebilecekleri iddiaları da konuşuluyor. Üniversitenin, çok tartışılan ve bazılarının zenginleşmesine yol açan yolsuzluğun kaynağı olduğu iddialarıyla gündeme gelen davetiye usulü ihalelerinin başına getirilen ‘bozuk sicilli’ Akkuş’un, bu göreve getirilmesi yasadışı olmasına rağmen, Rektör Aysun Bay Karabulut YÖK ve diğer ilgili kurumların denetim görevlerini yapmaması nedeniyle bu atamayı yapmaktan imtina etmedi. “ Bayezıt”dan dönerken kartopu silahlarıyla birbirimize girmemizi şöyle bir düşündüm de hayat denilen sefer sırasında bazı “sulu” sayılabilecek coşkulara da -meşru malayaniyata da- gerektiğiğni kabullendim bunca zaman sonra. Şunu itirafta bir beis görmüyorum artık; bu satırlarla diğer “edebimsi” çalışmalarımı da bahsetmeyi gereksiz gördüğüm hayat silüetleri var iç dnyamda.
Demek ki bu orta yaşlı güngörmüş adam, bütün şairlerin bestekar veya musikişinas olduğunu da sanıyor. Önceki bir günlükte yazdığım gibi Kütahya- Gediz’e bağlı şirin bir nahiye. “Evlilik işini çardak kurmaya mı benzetiyorsun anacığım? Bu zannımın doğruluk veya hata derecesini de zaman gösterecektir elbet.
Geçen zaman kimine göre bal-kaymak gibi, kimine göreyse deve dikeni… Neler oldu onda veya “Olanlar Oldu.” Takdir; İlahi Kader… Aksini düşünen varsa beri gelsin. Ömrü ören mevsim, gün, saat , dakika, saniye ve saliselerden, hatta ve hatta sadialardan birilerini daha geride bırakacağız, bir seyyal anı daha kapatacağız; sahifeler gibi, yaprak ve kanatlar da sımsıkı kapanacaktır biri biri üstüne. Böyle bir soru duyarak sessizliğin bozulmasını bekliyorum ben de.
Telefon yazdırmış, postanede telefonumun çıkmasını beklediğim o akşam, bir gazetede Mehmet Barlas’ı okuyordum. Demirel’in yeni partisi ile Demokratik Parti macerasını bir tutuyordu. Bence yanlış bir kıyas… Sosyal ve siyasi meseleler içinde bulunduğu şartların kucağında boy atarlar.
Kırlara açıldığımda bile sanki pek çok gözü ve “kafa”yı üzerimde hissediyorum. Artık evime dönmeliydim, ördüğüm yine o manzara; Kasaba giriş -veya çıkışındaki- göğe duman püskürten şap işleme fabrikası, ardında irileşmiş güneş; Buğra’nın “sarışın” dediği cinsten… Artık pembeye kaymaya başlamış. Okuldan çıkınca ayaklarım beni kasabaya bakan bir tepedeki seyir mekânına götürdü. Tezgâh seslerine bir de çam dikili ormanlardan kopup gelen kuş sayhaları karışınca, hicaz makamında bir beste dinler gibi oldum.
Böyle “Du Je Vu” pozlarını hep itici bulmuşumdur; buna rağmen bu bana pek çok karlı iklimi hatırlattı. Yürüdüğüm şose, anladığınız gibi -kanyon olmasa da- geniş bir vadi içerisinde bulunuyor. Kazası var; otuz beş kırk kilometre, kaplıcaları, ılıcaları meşhur diyorlar. Güneybatımızda ise Gediz ırmağı boyunca ilerleyen sazlıklı bir yoldan Uşak’a varılıyor; Uşaklıgil’in memleketi. Ankara ve Kütahya üzerinden ulaştım buraya. Üç gün boyunca ara ara yapılan sohbetler, Ankara mahsulü çünkü.
Oğlu’nun balkonundan staddaki 19 Mayıs provalarını seyrettiğim gün, cep defterime ne yazmışım? Topyekün cemiyeti ilgilendiren selahiyetlerle mücehhez olursak topluluğun kalbi ihtiyacı dahil, en küçük ihtiyacını bile es geçmemeliyiz. İnsanın böyle coşkulu günlere kalbini açıverdiği, his iplerini çelikleştirdiği gösterilere de ihtiyacı var. Ecdadın Mehter’e verdiği önem tam da burada ortaya çıkıyor. Ya o “Lebbeyk, lebbeyk” nidaları, “ La şerike leh” feryatları; tekbir, tehlil ve zikirler his hamulemizdeki meylimizin irfanımıza uygun şekilde yönlendirilmesi manasına gelir.
Akkuş’un, bir süre önce saldırıya uğrayarak dövülen ve olayın nedeninin rektör ve kocasının rahatsızlık duyduğu yazıları olduğu bilinen Gazeteci Burhan Karaduman’ın, bir yerel gazetede çalışan eşinin işine son verilmesi teklifini de gazete yönetimine ilettiği ve red cevabı aldığı bildirildi. Akkuş’un, Malatya Valiliği YİKOB’daki cezasına rağmen yasa dışı bir şekilde MTÜ’de daire başkanı ve genel sekreter yapıldığına ilişkin haberler, Gazeteci Burhan Karaduman’ın malatyayenises.com adlı internet sitesi ile malatyahaber.com’da yayınlanınca, Malatya’da ilginç olaylar tetiklenmişti. ‘BURHAN KARADUMAN’IN EŞİNİN İŞİNE SON VERİN’.. Burhan Karaduman’a 29 Ekim 2021 akşamı Kernek’te meydana gelen ve ‘üniversite kaynaklı’ olduğu değerlendirilen saldırıdan bir gün önce Busabah Gazetesi yöneticisini arayan Ömer Akkuş, haberleri nedeniyle rektörün kocası Ercan Karabulut’un sıkıntılı olduğu Gazeteci Burhan Karaduman’ın, gazetede Sayfa Grafikeri olarak çalışan eşinin işine son verilmesini istediğini iletti.
Beni sevindirense öğrencilerimin çoğunun vatansever olmaları. O temel üzerine ne binalar inşa edilmesine vesile olmak isterdim. Dün akşam, birlikte ev tuttuğum Hasan Bey’le birlikte Coğrafya Öğretmeni Mehmet Bey’in evindeydik. Yavaş yavaş tanımaya başlıyorum onları galiba.
Aysun Bay Karabulut, Ömer Akkuş’u önce, yeni bir üniversite olması nedeniyle birçok inşaat projesinin ihale ve yapım sürecini yöneten Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığına vekaleten, daha sonra ise asaleten atandı. Biraz ,fadeli biraz aşırı görünse de bazı meselelre parmak bastığını okuyunca, “Eyyühel Üstad” dedim. “Seni ta 500, hatta bin sene önceden tasdik, takdir, müjdelerle, kademe kademe kutsileşen nakillere bir tane daha katıldı” diye düşündüm.
Bahsettiğim “korku” kelimesi, Akif’in “Korkma! Sönmez…” mısraındaki “merak etme” manasındadır; az ötesi ise biraz endişelenme. Eğer kimden diye sorulursa cevabım, anında hazırdır elbet; kendimden. “ Hayatımdan levhalara başlayışımdan bu güne kadar on altı ömür törpüsü geçiverdi; ne de çabuk geçiverdi, şaşıp kalmıştım. Bu web sitesinde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Bir konuşuyor, bir belağat sarf ediyor ki ağzından bal damlıyor sanırsın.
Bu şekildeki“anı” yazma gayretine “günlük” denemeyeceğini bilmeme rağmen yine de başlıyorum. Zaten bu âlemden göçtükten sonra ardımda bırakacağım tek mal, arkadan gelenlerle yeni nesillere yararlanacağı bir kaç satır bırakmak olursa Allah’a sonsuz şükran duyacağım. “Kalemim, deftere satır motifleri işlemek üzere on üç gündür hasret dokumuştur; belli… Biraz memurluk mecburiyetleri, biraz edebî çiziktirmelerim zamanımı epey kaplıyor. Günlük demeye dilimin varmadığı bu satırları şöyle bir gözden geçirince -inanın- kendimi nasıl bir yük altına soktuğumu anlayıverdim. Yamacı aşınca – ki orada bir çeşme vardır- asıl manzara serildi ufkuma. Ormandan gelenler var; kadın, çocuk ve kocamış adamlar.
Önceki Yazılar:
Sonraki Yazılar: